30 Kasım 2008 Pazar

boşluğu kaydetmek

insan kendi içine dönüdüğünde unuttuğu şeyler var aslında. düşünmekten ve konuşmaktan öte, daha sonları zihnin içinde dönüp dolaşan şeylerin saklandığı bir depo olması gerekir. bu belki de her şeyi arşivleme ihtirasından kaynaklanan bir istek. fakat nasıl bir sapkınlık olursa olsun, iyi ya da kötü hemen hemen bütün zihin işlemlerinin kayıt altına alınması gerektiğini düşünüyorum. ölmeden önce hayatının özetini okumak isteyen bir insan gibi değil yaşananların sindirildiği bir mecra yaratmak istiyorum.

çünkü rastgelelik yok hayatın içinde. belirli eğilimler var. ne yaptığımız ve ne tür sonuçlar aldığımız önemli ki, nereye doğru gitmekte olduğumuzu görelim. kimsenin yüzüne vurmak ya da sosyal bir pornografi yaratmak niyetinde olan bir nevi "yaşam kaydedici" makinesi üretmek da değil mesele. olay, hayatın akışı içinde kaybolup giden öğelerin bir yerde efendice durması. bunu yazılı olarak günlük tutarak ya da ne bileyim ses kaydı yapmak, rutinleştiği için sıkıcı olmaya başlıyor. fakat o sıkıcılıkta bir miktar yaşanan hayatın sıkıcılığı olsa da, esas görev bilinciyle kayıt yapılamıyor.

belki de esas hayat belirteçleri, yapılan işlerdir. zanaata göre ortaya çıkarılan eserlerdir. fakat herkesin böyle bir şansı yok. böyle bir beceriyi de edinmek her zaman mümkün değil.

şüphesiz ki hayatta kaybolmasını istediğimiz bir çok şey var. güzellikleri kaydederek yaşıyoruz, keyif alınan şeyleri göz önünde tutuyoruz. ki buna da karşı değilim, güzel şeyler bile olsa sadece kaydedilen kaydedilsin, ama onun da belirli bir dizemi olsun.

hayattan verim alınmayan zamanlarda dahi nasıl bir enerjinin olduğunu görmemiz gerekiyor. neye bağlanıp, neye saplanıp, neye batıp çıkacağımızı daha iyi görmek için. kötüyü kaydetmedikçe, daha çok köreliyoruz. kötüyle birlikte, iyi olanların da büyüsünü bozmamak adına tekrar bir düşünme veya alıntı yapmıyoruz. yaptıklarımız sadece konuşmuş ya da örnek vermiş olmak için kullandığımız saçma sapan davranışlar.

belki de, hayatın debisini kaydedebilmek için, ondan çok daha fazla akışkan bir zihin sıvısına ihtiyaç var. önce yaşayıp, önce kurgalayıp, daha sonra hepsini birden sepete doldurabilecek bir zihin kamyonu.

hayatın dönemsel kötüleşme ve iyileşme süreçlerinde sekteye uğrasa da, bu zihin svısının akışına, belirli dizemde çaışmayı öğretmek gerekiyor. diğer yandan zamanın akışına bir başkaldırı olarak düşünmüyorum bunu. çünkü zamanla bir derdimiz yok. onu tanıdığımı ve bildiğimi düşünürsek bu sadece ona uyumlu hale gelmenin araçlarından biri. geçen zamana hayıflanmıyorum, sadece hayat içindeki kaybolmaların can sıkıcı olduğunu düşünüyorum. belirli kaybolmaların üstesinden gelmeyi de belki de bu bu akışkanlıkla daha kolay hale getirebiliriz diye düşünüyorum. kaydediyorum. boşlukları dolduruyorum. çünkü bu bize uygun kelimeleri bulmayı öğretecek; boşluklara koymak için. boşlukları doldurmak için.

kaydediyorum.

2 yorum:

  1. Kendinin farkında olmak
    farkındalılığın farkında olmak
    sabah uyandığında aynaya bakabilmek
    ve gülümseyebilmek

    YanıtlaSil
  2. farkındalık yetmez,
    takibinde olmak gerek,

    YanıtlaSil