yabancı bir yerde. çok kalabalık olmayan. her şeyin olmadığı fakat nedendir ki her şeyin aranmadığı bir yerde. anlamsız ve oyalayıcı bir ekran görüntüsü tv'den yayılırken, loş olmaya çabalayan bir lamba da tavana doğru vurur.müzik her ne kadar aşırı elektronik olarak tınılasa da tatmin edicidir. bir şey eksik. kanepe. şöyle adam gibi çökülecek bir kanepe. uyuyup kalınacak. sarılıp kucaklayacak bir kanepe. onun yerine hep zeminin rahatsızlığını bir döşek ile tamamladım. bu kadar rahatsızlık vermeyi hak etmiyorum aslında kendime. bu da bir kandırmaca. japon muyum ben. sert zeminde, hep sırt üstü, 15cm'lik yastıkta yatamam ki. herneyse. bütün materyalleri umut edilen yöne çekebiliriz aslında. tamamıyla o dertte olmasam da, hayallerde yaşamayı seviyorum. duvarlara sürünerek çıkmayacağım buradan belki ama, derime dökülecek hepsi, sindireceğim sonra. bir tek dışarı açılan biraz dünyası olması lazımdı aslında. yoktu, dışarısı bile duvara açılıyor, pencereden duvar geliyordu.
sonra geldiler tabi. sağlı sollu. gittiler yok oldular. şimdi ben de gidiyorum son giden olarak. son giden ilk mi güler. ha ha çok komik.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder