3 Ekim 2008 Cuma

Bir sonraki eylül sokağı.

Eylül biterken, baktık ki eylül bitiyormuş. ne söyleceğim esas o değil, biz çok yemek yedik. ama yakmadık yediklerimizi. hava çok güzel ve baskıcı. ve i who have nothing var, shirley bassey'den. manş denizini geçmek gibi olmasın ama, çok uzadık be. yani kolumuz uzadı, inceldik. uzandık oralara buralara. tutup bükücek biri bir gün. fakat yetişemedi sesimiz iki sokak öteye. böyle her adımda bedenin derisi çivileniyor o duvarlara, sonra gerilip yırtarak çıkıyorsun sokaktan. çünkü başka çıkışın yok. bir yerden gitmek istemezsen, yani o acıyı sokakta yaşarsan böyle oluyor. tırnaklarını, avuç içini sürtüyorsun duvara. ya da gömleğin düğmeleri gibi sökülüyor ve uzaklaşıyor derin ona yakın olan dünyevi uzuvlardan.

yahu, hiç uzak değiliz. kandırmayalım şimdi birbirimizi. hiç de uzak değiliz anasını satayım.

1 yorum:

  1. -belkide şarjınız bitti yada siz bittiniz.. ve ya başka bir parça geldi aklıma birden okurken ve açtım dinledim hatta dinlerken okudum tekrar teomanın iki yabancısı... yakınlık falan hikaye be arkadaşım yakınlık falan hikaye yakındıkta noldu..yada senle uzağızda noluyor..
    önce bilmemiz gerekenler var
    kimiz ?
    neyiz ?
    ne istiyoruz ?
    ne yapmamaız gerekir ?
    ilk yapmamız gerekn başka şeylerde var tabi...
    tabuları yıkmak
    günahlar işlediğimiz derilerimizi
    etlerimizden ayırmak, tecrübe denilen sırt çantasını bir kenera fırlatmak
    bebek derisi gibi süt kokmak
    5 yaşında bir çocuk gibi utanmadan insanların gözlerinin içine bakmak
    ve nasretin hocam gibi kürkü çıkartmak..
    bak ozaman ne güzel oluyor sabah kalktığımızda ağzımızın tadı...

    YanıtlaSil