Yılları ve mevsimleri çürütmeyi sevmiyorum. hepsi taze olmalı zihinlerde. aslında o yüzden hem kışa girişi, hem de kıştan çıkışları seviyorum. yalnız şöyle bir karşılaştırma yaparsak daha net olur. kışa girişler, belli olan bir kapanmaya giriş gibi. yani yağmur, çamur, soğuk, buz. sıkıca giyinip, evdeysen de yorgana örtünüp kışın geçmesini beklemektir. ama hiçbir yazın sıcaklığı o battaniye altı sıcaklığını veremediği için de buna sevinmek normal sayılabilir. aslında kışın özgürlüğü kısıtladığı ama bu kısıtlanan özgürlüğe yine de karşı gelip, başımızın çaresine bakarak ayakta durabildiğimiz (kahve-su-film-abur cubur... çok komik) için böyle bir "gel ulan gel" havası var. ben bunu seviyorum. bir de kışın fazlalığı yok sokaklarda. insanlarda da öyle. üşüyen insan önce ısınmayı düşündüğü için, fazladan pisliğini dışarı bırakamıyor. öyle içine büzülmüş halde saklıyor her yerde. dolayısıyla dışarı çıksan bile çok az şeyle muhatap oluyorsun. bak işte sırf bu yüzden güzeldir kış fotoğrafları. insanı soyutlar. tamamen şehir, manzara kalır. nesneler ve özneler yer değiştirir. çünkü insan kaçar, hükmedilecek bir zaman değil çünkü bu zaman. bir önceki yazıda eksiklik mevzusundan çıkarımsama yaparsak, ben burda bu eksikliğimizi, yani kış mevsiminin bizleri ister istemez koca şehirde nesneye dönüştüreceğini biliyor ve eyvallah diyorum. ama sıcak odamda kimse bana karışamaz arkadaş. onun dokunulmaz duvarları, güvenliği içinde de kimine göre kıskaç içinde gibi görünse de dururum ben. kaldı ki o özgüvenle, dışarı çıkınca yine sana bir şey olmuyor. şemsiye yok, kaban yok, soğuk çarpmaz, yağmur ıslatmaz. yürürsün. bu sefer etrafın telaşı daha çok çarpar gözüne. çünkü sen kendi üşümenin derdinde değilsin. onu baştan bırakmışsın. o zaman daha çok büyür gözlerin, şehir ve içindekiler ufak gelir. soğuktan buruşmuş, ya da yağmurdan ıslanmış anlık yüzleri görürsün. "hay aksi" der gibiler. halbuki doğrusu bu değil mi? kışın gelmesi aksilik mi. sevmiyorsundur belki, o başka.
kıştan çıkışın belirsizlik anı vardır aksine. çünkü sıcaklık daha tekdüzedir. yaz belli ki sıcak olacaktır. ama aynı minvalde özgür de olacaktır. bütün doğayı sana bırakacak, bedeninin salınımlarını dahi sen kontrol edeceksindir. yazın her an her şey olabilir. hareketli bir sudur. her an dökülebilir de. bi o kadar sıkıcı da olabilir. ya da sürpriz yapmayan bir hali de olabilir. kimini bu rahatsız etmeyebilir. bildiğin yaz olsun bizim olsun da denebilir.
ne çok bilir dedim. bilir, bilir. o mevsimini bilir. bilinmeyen beş vakit namaz zaten.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder