15 Kasım 2010 Pazartesi

Pencereden duvar geliyor.

duvar, kar, pencere, ve açmaya çalışmaya çalışmak.

kaldırmaya çalışılan engellerin ardından soğuk rüzgarlar gelince, istemli ya da istemsiz olarak üzerine bir şeyler almak istiyor insan. izmir de olsa bu kasım ayında, neredeyse üstsüz oturmak ne hoş. özleriz belki ya. daha kasım. seneye nerede olacağımız belli değil. o derece. seneye bugün çocukluğumda olmak isterim mesela. bir sürü şey yazmak isterim karmakarışık olmayan şeylere dair. bildiğin gevrek-ayran gibi. neskuik gibi, ya da ne bileyim, basit.

ama şimdi bira içiyoruz falan böyle garip oluyor. uymuyor yani. belki de bütün mesele, bu zamana karşı uyumsuzluk, dertlerin en başında oturuyor. daldan dala atlamayı severim, gizli mesajlar vermeyi değil, içeriğin içinde somut olarak beliren mesajları severim. yani cümlelerin baş harflerinin toplamının bir şey ifade etmesi gibi. arayıp bulmak, bulup çıkarmak gibi. görmek gibi, görünmek gibi.

1 yorum: