hayat çok fazla dönünce haliyle mide de bulandırıyor. aslında çözümü basit. yorulmak zorunda değil kimse. biraz bırakıvermek sinirleri, dinlenmek ve görebilmek. ısrarcılığa sert tavır almak istemem, zira yüzsüzlük etmiş olurum. zaruriyeti tekme tokat evden kovmanın neresi yüzsüzlük olur onu bir nebze tartışabilirim. ama zamana yazık olur hem kendimden bahsetmeyi çok sevmem. her ne kadar zamanın ve mekanın rahatsız ve mide bulandırıcı havasız tatminsizliğinde kendi içine burkulup felçli taklidi yapsam da yine kendi duygusal ve beceriksel zaaflarımı ortalığa dökmem istemem. ve artık git gide ketumlaşan şu gidişatta ben'in üstüne koyabileceğim bir basamakta kayıp düşmeyeceğimi ummak umudumdaki tek çivi. ha çivi ellerimde de olabilir mesela dini bir mesaç kaygısı güdeceksem.
ki bence her atom molekülü gibi elle tutulmayan ve avuca düşen yanılmışlıklarından oluşan insan hayatının da aktivasyon enercisinin zirve yaptığı ve yerlerde süründüğü zamanlar vardır. fakat bilinse gerek ki sevgide katalizör kullanılmaz. enerciyi düşürmek için araya saçmalıklar sokulmaz. çünkü her inkar ve görmezden gelme tavrı güzel insancığım ölü toprağının küreğini hızlandırır. zira hayatın affetmediği bazı şeyler vardır, zamanı görmezden gelmek mesela. varoluşçu teorisyen havalarında burnumu bir o yana bir bu yana döndürecek değilim, hiç de sevmem fakat anlaşılmak isterim, isterken bazen reddedilirim, sonra belki bir bira içerim geçer. evet bazen bu kadar basit. bu basitlik seni de rencide etmiyor mu? alınan reaksiyonun her bakkalda bulunması. fakat sadece insanın içinde bulunan bazı tavır almaların kimileri için büyük haksızlık olduğu gerçeği. ya da ortada gerçek yok mu. olmayan bir denizde kulaç mı sallıyor bunca insan.
bence herkesin hayatı yokuş aşağı, gözlerini açınca anlıyor insan neler döndüğünü. zira bu lunapark oyunlarına benzemiyor. hayat bu abi. bedava dağıtmıyorlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder