29 Ocak 2013 Salı

Değ

ve insanlar filmlerdeki gibi yaşıyorlardı. takıntıları ve birinkitileri vardı. birikintilerine takıldıkça daha da birikiyorlardı.

sakladığın güzel şeyleri yavaş bir ses tonuyla az kişiye anlatmaktı mutluluk. belki bir gecede geçecekti bütün kızgınlık. toplu ulaşım bir düşünme biçimiydi. ve hala öyle. düşündüğün onca şeyi yanından yürüdüğün kimseye anlatmadan ve çaktırmadan sıyrılmaktı o ince haz. sonra onları düşünürdün, neden öncesi ve sonrasını düşünmediklerini düşünürdün. ve neden o anda düşünüdükleri ve yaptıklarını tartardın. sevinirdin ki sürüde değildin. sürünün içinde sürüye ait olmamak ve her hamlede onları terk edermişçesine hamleler yapmak.. sonra yeni bir grup. yeni bir düşünce grubu. farklı bir kitle. tekrar balonlar, onlar seni seyreder, sen düşünürsün. ve yine kaçarsın.

kötü şeyleri yönetemezsen yara yapar. çirkin olursun. binlerce kabalığın, sıradanlığın sürülüğün içinde herkes gibi kokarsın. "peki ya?" diyen çıkmaz.

çok konuşsak da yine biz ve hiçbir şey değişmese. ve ve'ler birbirini götürse hem'ler gelse. üstüne koysak. hem'ler gelse. hiçbir şey değişmese.değişmediğine değ'ecektir zira.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder