15 Mayıs 2009 Cuma

Camcı kuş

Salonda oturmuş, müzik kasetlerini lastik kaplarına yerleştiriyordum. İnsanın müzik konusunda elinde olan arşivi bir çok şeyden daha kıymetlidir. kitap kaybolsa dahi, mutlaka bir örneği veya, onu tekrardan oluşturabilecek cümleleri ezberlemiş insanlar ortaya çıkar.

aslında müziği yok etmek için üzerine neden gidilmediğini merak ediyorum. müzik bence bir bağımlılık olabiliyor. zihnin çengellerinden birinin sürekli oraya bağlı durması diğer uğraşlar için sıkıntı verici olmalı. çünkü duymak istediklerimizi genelde oradan almaya çalışıyoruz. fakat müziği dinlerken aslında dinlemiyor ve esas işimizi yaparken kendimize ne kadar büyük bir iyilik yaptığımızı fark etmiyoruz. çünkü müzik bir anlamda zihin temizleyecisidir. yani düşünce geçişleri esnasında ortadaki pisliği ve artıkları temizler. geçişleri kolaylaştırır. gibi.

odada oturmuş eski kitapları ayırıyor ve belirli bölmeler yaratmaya çalışıyorken, zannediyorum hayatımda ikinci defa bir kumru pencereden içeriye girdi. yok, hayır dün üzerine tükürdüklerimden değildi. bu belliki yeniydi. ya kovulmuştu, ya da annesi-babası tarafından bakkaldan çalı-çırpı almak için gönderilmişti. fakat geri zekalı ördek beyinli, elinde r.carlos gibi bir eleman olup da hala kanat zafiyeti çeken bu daveti kendinden menkul misafir öylece yere kondu. selam vermedi. ben de almadım. hayır vermedi ama, ona nasıl gideceğini söylemedim. bunu her ikimiz de biliyorduk. şunu devirme, aha burdan çık. siz uçan canlılar, hacimleriniz ne kadar olursa olsun camı delmeye çalışırcasına kafa atmanız bir işe yaramayacak. yani bunu anlamak için ne tür bir canlı olmak gerek anlamış değilim. koskoca hayvansın, hala cama kafa atarak çıkacağını zannediyorsun. sinekler yapıyor onu denyo kuş. ama hiçbir şey değişmedi. cama çarptı, sonra camın altındaki ufak bölmede durdu. cama çarptı, sonra yine durdu. sabah yoktu. yani neymiş, bir şeye elli defa KAFA atarsan, yanlış yaptığını anlarmışsın. duvara kafa-yumruk atma metaforu boşuna değildir işte. ona göre. çok hızlı değil ama. aptal olacak kadar değil.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder